Saç rengini korumak


Saçların rengini değiştirmek, özellikle de açmak için yapılan tüm işlemler ışığa karşı hassas.
Güneş tarafından yayılan UV ışınları, saç boyasındaki pigmentleri etkiliyor ve renklerinin zamanla solmasına neden oluyor. İşte bu nedenle koyu renk saçlar güneşin etkisiyle kızıllaşırken, sarı renk saçlar iyice açılırlar. Saçların rengini boyandığı ilk günkü gibi korumak için yapılacak ilk işlem, kuaförünüze de danışarak kaliteli bir saç boyası kullanmasını sağlamak.
Tabii, saç açma tekniğinin de çok önemi var. Saçları bir seferde birk aç tondan fazla açmak bu açıdan riskli olabilir. Saçlar çok dikkatli bir şekilde kademe kademe açılmalı.
Eğer saçlarınız ateş kırmızı, fındık kabuğu, mavi siyah ya da patlıcan moru gibi iddialı bir renkteyse 10 günde bir şampuan boya kullanarak renginizi koruyabilirsiniz. Böylece kuaför seansları arasında da saç renginiz tam istediğiniz tonda kalabilir.

Daha sağlıklı saçlar için öneriler 1. Sarışınlar için en büyük sorunlardan biri havuza girdikten sonra saçlarının “yeşilleşmesi”. Bunun için saçları klordan koruyan ürünler kullanabilirsiniz.
2. Eğer saçlarınız çok kuruysa sadece saç kremiyle yetinmeyip, saçlarınızı nemlendirmek için özel nemlendirici saç maskelerinden faydalanın.
3. Saçları iyice durulamak çok önemli; hiçbir şampuan ya da krem kalıntısı kalmayacak şekilde tamamen durulamaya özen gösterin.
4. Saçlarınızı her gün kaliteli kıl bir fırçayla tarayarak doğal bir şekilde parlamalarını sağlayabilirsiniz.
5. Eğer açık havada çok zaman geçiriyorsanız ya da tatile gidecekseniz saçlarınızı istediğinizden birkaç ton daha koyuya boyatın. Güneşin etkisiyle istediğiniz tona daha doğal bir biçimde açılacaktır.
6. Eğer çok ince telli saçlara sahipseniz güneşten koruyan ve yağ şeklinde olan ürünleri kullanabilirsiniz.
7. Güneşten ve dış etkenlerden korunmanın en iyi yollarından biri de tabii ki saçlarınızı şapka ya da eşarpla korumak.
8. Elektriklenen ve kuruyan saçlarınızla başa çıkmak için saça sürülen ve durulanmayan bakım kremleri oldukça etkili.

GÖZ ŞEKLİNE GÖRE MAKYAJ

Yüz şeklinize ve cilt renginize uygun makyajla oldukça etkili bakışlara sahip olabilirsiniz.

İşte hem göz şeklinize hem cilt renginize uygun göz makyaj örnekleri
Göz Makyajı 1

Göz Makyajı 2

Göz Makyajı 3

Göz Makyajı 4

Düşük Gözler

Birbirini tamamlayan renklerde 3 far seçin. Renklerden biri açık biri orta biride koyu tonlarda olmalı.Tek ambalajda satılan üçlü göz farları uygun bir seçenek oluşturabilir.

UYGULAMA

1.Koyu renk farla alt kipçiklerinizin ortasından başlayıp dışarı doğru bir çizgi çekin. Çizginin ucunu göz kenarınızın dışında hafifçe yukarı kaldırın.
2.Aynı işlemi üst kirpikleriniz boyunca da uygulayın ve iki çizgiyi birleştirin.
3.Sünger üçlü bir aplikatör veya bir pamuklu çubuk yardımıyla dağıtarak hafifleştirin.
4.Açık renk farı üst göz kapağınızın tamamına sürün.
5.Yine orta koyuluktaki farla göz dış kenarına gölge yapın.
6.Kirpiklerinizi kıvırın ve iki kat rimel sürün....

Küçük Gözler

Bir koyu birde açık renk far seçin.

UYGULAMA

1.üst göz kapağınızın tamamına açık renk farı sürün.
2.Koyu renk bir kalemle kirpik diplerine çizgi çekerek göz çevrenizi belirleyin. Çizgiyi dışa doğru dağıtın
3.Koyu renk farı gözün dışına doğru göz çukurunun üzerine sürün. Dışa doğru hafifçe dağıtın.
4.Gözün iç kenarına beyaz renk far sürün. Açık ve koyu farlar arasındaki renk farkının sınır oluşturmaması için renkleri birbirine iyice yedirin.
5.Kirpiklerinizi kıvırın ve iki kat rimel sürün.

Ayrık Gözler

Yumuşak tonda kestane rengi bir far ile koyu renk bir diğer far seçin.

UYGULAMA

1.Kestane rengi farı burnunuz ile gözünüz arasındaki bölgeye uygulayın. Farın leke gibi durmasını engellemek için rengi iyice dağıtarak gölge havası verin.
2.Koyu renk farı göz kapağınızın hareketli kısmına sürün.
3.Aynı farla gözün dış kenarına dışarı taşarak yuvarlayın.
4.Koyu renk kalemle göz kapağınızın üstüne ve gözün iç kısmına çekin.
5.Sadece üst kirpiklerinize iki kat rimel sürün.

Yuvarlak Gözler

Bir koyu, bir açık tonda iki far rengi seçin. Renkler birbiriyle uyumlu olmalı.

UYGULAMA

1.Açık renk farı göz kapağınızın tamamına uygulayın.
2.Koyu renk farı göz kapağınızın sadece hareketli kısmına sürün. Göze daha uzun bir form kazandırmak için renkleri uygularken gözün dışına ve yukarıya doğru çalışın.
3.Göz kapağınıza, kirpiklerin hemen dibinden, boylu boyunca kalem çekin ve çizgiyi göz kenarından dışarı doğru taşırın.
4.Kirpiklerinizi kıvırın ve iki kat rimel sürün.

DUDAK BAKIMI VE MAKYAJ ÖNERİLERİ

Dudaklarınız ince ve gösterişsiz mi ? Çatlayan dudaklarınıza çözüm mü arıyorsunuz ? İşte bizden size birkaç dudak bakım önerisi. Artık seksi ve dolgun dudaklara sahip olmak elinizde... Ayrıca ucuz, pratik ve aynı sonucu veren yöntemler… Deneyin…

1 : Dudak balmi

Dudaklarınıza balm sürerek hazırlayın. Çatlamış, kuru dudakları kimse sevmez. Soğuk hava dudaklarınızdaki nemi kurutur. Bu yüzden, özellikle kış aylarında dudaklarımıza daha fazla özen göstermemiz gerekmektedir. Diğer adımlara geçmeden önce dudaklarınızın balmi iyice emdiğinden emin olun , aksi halde dudak kaleminizi kolaylıkla uygulayamazsınız.
2 : Çiz ve belirginleştir

Doğal renkte bir dudak kalemi alın ve dudak çevrenizi kalem yardımıyla belirginleştirin. Eğer yanlış bir şekilde çizgi çekerseniz panik olmayın, hafifçe silin ve tekrar başlayın. Çizme işlemin tamamladıktan sonra tüm dudağınızı aynı renk kalem ile doldurun.

Adım 3: Biraz parlaklık katın

Doğal tonlarda bir parlatıcı yardımınıza koşacaktır. Çok açık ya da çok koyu tonlarda ruj kullanmayın. Parlatıcı dudaklarınızı daha güzel gösterir fakat kalıcı değildir. Çantanızda mutlaka bulunması gerekir, gün içinde uygulayabilirsiniz.

Adım 4: Dudaklarınızı şişirin

Bu biraz zor bir aşama. Bu üç aşamayı bitirdikten sonra tek yapmanız gereken beyaz renkte hafif simli bir farı dudaklarınızın tam ortasına uygulamak. Yavaşça uygulayın ve iyice dağıtın. Doğal tonlardaki rujunuzu uygulayın (dudaklarınızın açıldığı kısıma daha açık renk uygulayın) İşte dolgun dudaklara sahipsiniz.

İşte birkaç çılgın dudak makyajı önekleri…
Dudak Bakımı – Cilt Bakımı ve Güzellik Sırları 1

Dudak Bakımı – Cilt Bakımı ve Güzellik Sırları 2

Dudak Bakımı – Cilt Bakımı ve Güzellik Sırları 3

Dudak Bakımı – Cilt Bakımı ve Güzellik Sırları 4
Dudak Bakımı – Cilt Bakımı ve Güzellik Sırları 5

Dudak Bakımı – Cilt Bakımı ve Güzellik Sırları 6

Dudak Bakımı – Cilt Bakımı ve Güzellik Sırları 7

LAZER EPİLASYON HAKKINDA BİLMEK İSTEDİKLERİNİZ


Lazer güvenli midir?
Tıbbın önemli teknolojik buluşlarından olan lazer son 30-40 yıldır gelişerek bir çok alanda (göz ameliyatlarından diş dolgusuna kadar) güvenle kullanılmaktadır.Bu kullanım alanlarından bir yenisi de lazer epilasyondur. Doğru vakada doğru lazer ve doz seçilerek güvenli kullanım sağlanır. Lazerin birikici etkisine (Kanser yapıcı) rastlanmamıştır. FDA (Amerikan gıda ve ilaç dairesi) onaylı cihazlar ABD ‘den İngiltere’ye, Avustralya’ya kadar birçok gelişmiş ülkede kullanılmaktadır.

Lazer nasıl epilasyon yapar?
Lazerin epilasyon yapma mekanizması; milisaniyelik atışlarla cilde uygulanan lazer ışını, çevre dokuya zarar vermeden cildi geçerek seçici olarak kıl kökünde yoğunlaşır, burada ısı oluşturur ve kıl kökünü tahrip eder. Birbirini izleyen ortalama 6 seans sonunda uygulama yapılan bölge tüylerden arınır.

Lazerin geleneksel yöntemlere üstünlüğü nedir?
Tüm dünyada yaygın kullanımı ile elde edilen deneyimler, lazerin diğer yöntemlerle kıyaslanamayacak kadar güçlü olduğunu kanıtlamıştır.
Kalıcı olması, yok denecek kadar az acı oluşturması, kısa sürede büyük alanlarda uygulanabilmesi, özel bakım gerektirmemesi diğer üstün özellikleridir

Lazer epilasyon nasıl uygulanır?
Tedavi edilecek alan temizlenir .Bu bölgeleki uzun kıllar kısaltılır. Lazer enerjisi deriden geçip kıl folikülündeki siyah pigment tarafından emilir. Saniyeden daha kısa sürede uygulama alanındaki kıl kökleri etkisiz hale getirilir. Tedavi edilecek alanın genişliğine bağlı olarak işlem birkaç dakikadan birkaç saate kadar sürebilir. Tedaviden sonra, en fazla iki hafta içinde kıllar kendiliğinden dökülür. İşlemden hemen sonra günlük aktivitelere başlanabilir.
Neden birden fazla seans gerekmektedir?
Vücudumuzdaki kılların, doğum, gelişme ve ölüm gibi farklı yaşam evreleri vardır. Aynı bölgede farklı evredeki kıllar bir arada bulunmaktadır. Kılın lazere en duyarlı olduğu evreyi bulmak için, lazer uygulaması belli aralıklarla tekrarlanmalıdır. Seans sayısı kişiden kişiye ve aynı kişide farklı bölgelerde değişmekle birlikte ortalama 6 seans sorunu çözümlemeye yeterlidir. Yüz bölgesinde bu sayı 10-15 seansa kadar çıkabilir.

Seans aralıkları nasıl olmalıdır?
Seans araları da kişiye ve uygulama yapılan bölgeye göre değişir. Ortalama olarak yüz bölgesinde 4 hafta, diğer bölgelerde 6-8 haftaya kadar uzayabilir.

Yaz aylarında uygulama yapılır mı?
Bronzlaşmamak şartı ile her mevsimde uygulanabilir. Yüksek faktörlü güneş koruyucuları kullanılarak yaz aylarında uygulama yapılabilir. Tedavi öncesi bronz olunmaması şarttır.

Tedavi sonrasında iz kalır mı?
Lazer epilasyon uygulaması sonucu ciltte kızarıklık görülmesi beklenen bir durumdur. Normalde uygulamayı takip eden birkaç saat ila birkaç gün içerisinde tamamen kaybolur. Hemen epilasyonun ardından ya da öncesinde kişinin güneşlenmesi veya solaryuma girmesi, kalıtımsal pigmentasyon problemi bulunması gibi özel durumlarda ciltte açık veya koyu renklenmeler görülebilir. Nadiren su toplaması ve yanık oluşabilir. Genel olarak bu durumlar geçicidir ve zaman içerisinde geride hiçbir iz bırakmadan kaybolur.

CİLT BAKIMI ÜRÜNLERİNİZİ EVDE KENDİNİZ YAPIN

Filika Yayınevi'nden çıkan "Meslek Sırlarım" adlı kitapta Güzellik Uzmanı Suna Dumankaya, doğal güzellik sırları ve evde yapılabilecek bakım önerileri sunuyor. İşte kitaptan bazı formüller...

Temizleme sütü formülleri
Yüzdeki gözeneklere dolan kirleri, makyajı, cildin doğal yapısını bozmadan temizlemek gerekir. Bunun da en kolay ve ucuz yolu; evimizde hazırlayacağımız doğal malzemelerden oluşan karışımlardır. Temizleme sütünü, parmaklarınızla ve yuvarlak hareketlerle sürün.

* Salatalıklı temizleme sütü
Malzeme: Bir adet salatalık, 25 gr. badem yağı.
Uygulama: İyice yıkanan salatalık kabukları soyulmadan rendelenir. 15 dakika kaynatılır ve süzülür. Üzerine badem yağı ilave edildikten sonra cilt silinir. (Hazırlanan karışım, kapalı bir şişede buzdolabında muhafaza edilir.)

* Sütlü temizleme kremi
Malzeme: 500 gram inek sütü, 500 gram saf alkol.
Uygulama: Süt kaynatılmadan saf alkolle karıştırılır ve cilt bu karışımla silinir. Karışımın lekeleri de azaltan özelliği vardır. Hazırlanan karışım, kapalı bir şişede buzdolabında muhafaza edilir.

* Papatyalı temizleme sütü
Malzeme: Bir kahve fincanı yağlı süt, iki çorba kaşığı sarı papatya.
Uygulama: İçine su konulan bir tencerenin üzerine başka bir tencere konur. Malzemeler üstteki tencerede karıştırılıp, kısık ateşte ısıtılır. Sütün üzerinde kaymak oluşmadan, ocaktan alınıp, iki saat dinlendirilir. Karışım süzüldükten sonra, cilt silinir. Hazırlanan karışım, kapalı bir şişede, buzdolabında bir hafta muhafaza edilir.

Tonik formülleri

Toniğin içindeki bitkiler cildin rahatlamasını sağladığından, toniklemenin ardından yapacağınız masajın etkisi de artacaktır. Hazırladığınız tonikten birkaç damla pamuğa damlatıp, silmeden tamponlayarak cildinize uygulayın. Toniklemeden sonra cildinize maden suyu püskürtün ve kağıt mendille tamponlayarak kurutun. Sonra nemlendiricinizi uygulayabilirsiniz.
* Lavantalı tonik
Malzeme: Lavanta, melisa, papatya, hatmi çiçeği, yarım fincan saf alkol, içme suyu.
Uygulama: Kaynamış suyun içine birer tutam lavanta, melisa, papatya ve hatmi çiçeği atılır. 15-20 dakika demlenmesi beklenir. Demlendikten sonra temiz bir kaba süzülür. Karışıma yarım kahve fincanı saf alkol eklenir. Hazırlanan karışım, kapalı bir şişede buzdolabında muhafaza edilir.

* Papatyalı tonik
Malzeme: Bir tutam papatya, 500 gr. su.
Uygulama: Papatya suda pişirilir ve buz kabına boşaltılıp, dondurulur. Her gün cilde kompres yapılır. Sıkıştırıcı özelliği vardır ve sarkmayı önler.

* Dere otlu tonik
Malzeme: Bir demet dere otu, 25 gram badem yağı, bir şişe maden suyu.
Uygulama: Dere otu yıkanıp, mikserde çekilir. Bir kapak badem yağı ve maden suyu ilave edilir. Karışım buz kabına konup, dondurulur. Her gün cilde kompres yapılır. Cildiniz böylece daha sağlıklı, parlak ve canlı olacaktır.

CİLT BAKIMINDA DOĞRULAR VE YANLIŞLAR

Günümüz kadını için cilt bakımı vazgeçilmezler arasında yer alıyor. Ancak iş, öyle arkadaş tavsiyesiyle, etraftan duyduklarınızla olmuyor. İyisi mi siz yazımızı okuyup, bilgilerin doğrularını öğrenin. Vücuttaki en büyük organ cilt ve özellikle de kadınlar cilt bakımıyla son derece ilgili. Ancak bu konuda nelerin yapılması ve nelerin yapılmaması gerektiğine dair o kadar çok söylenti var ki, durumu açıklığa kavuşturalım istedik. Çoğu kadın, nasıl bir cilt bakımı uygulayacağı konusunda oldukça mantıklı fikirler öne sürse de, iş uygulamaya gelince, yapılanlar söylenenlerden farklı olabiliyor.

Yüzümü suyla yıkıyorum. Bu nedenle de toniğe ihtiyacım yok.

Yüzünüzü suyla yıkamanızda hiçbir problem yok. Hatta cildinizi bir sütle temizledikten sonra, yüzünüze bir su çarpmanızda da sakınca yok. Sorun, cildinizin yaklaşık 5.5 seviyesinde pH seviyesine sahip olması. Oysa bu oran suda, oturduğunuz bölgeye ve kullandığınız suyun sertliğine göre, 9.5 e kadar çıkabiliyor. Tonik ise, cildinizin asit seviyesini normale döndürüp, dengeyi sağladığından, su kullanarak bu dengeyi tekrar bozmuş oluyorsunuz. Piyasada satılan tonikleri daha dikkatli inceleyip kendinize uygun bir tanesini seçebilirsiniz.

Gece kremim, gündüz kremimden daha yoğun olmalı.

Bu kişisel seçeneğe bağlıdır. Bazı kadınlar gece kullandıkları ürünün, günlük olarak kullandıklarından daha ağır olmasını isterler ama aslında daha yoğun bir kreme ihtiyaç yoktur. Belki gündüz kullandığınız kremden daha farklı özelliğe sahip bir ürünü tercih edebilirsiniz, mesela sıkılaştırıcı, ya da yaşlanmayı geciktirici ürünler gibi. Ama bunları da hafif ürünlerden seçebilirsiniz. Hem böylece sanki yastığınız yüzünüze yapışacakmış gibi bir kalıt da bırakmaz.

Gündüz ve gece ürünlerim farklı olmalı.

Bu yanlış bir bilgidir. Eğer cilt probleminiz yoksa, tek yapmanız gereken bunu korumak için cilt bakımı yapmanız. Kullandığınız ürünleri de günde iki kez kullanabilirsiniz. Bazıları SPF içeren ürünleri gece kullanmak istemez ama aslında bunda problem yoktur. Diğer seçenek de SPF içermeyen bir nemlendirici kullanmak ve gündüzleri de güneşten koruyan bir ürünü de bunun üzerine sürmektir. Ama amaç az üründe çok iş başarmak, işinizi kolaylaştırmaksa, ikinci seçenek size fazla yardımcı olmayacaktır.

Gece cildime bir şey sürmezsem, cildim nefes alabilir.

Bu düşünce ağır gece kremi kullanmakla ilgi rivayete dayanır. Bazı cilt bakım uzmanlarına göre, gece cildinizi temizledikten sonra, başka bir ürün sürmezseniz, cildiniz kendi dengesini bulur. Bu noktada kendinizin nasıl hissettiği önemlidir. Cildinizi temizledikten sonra, yüzünüze bir şey sürmeniz gerektiğini hissediyorsanız, sürün. Aksi takdirde sürmeseniz de olur. Ancak şunu da unutmamak gerek ki, geceleri cildin kendini yenilemesi için uygun bir zamandır. Bu zamandan faydalanmak iyi olabilir.

Temizleyicim, göz makyajı temizlemekte de kullanılıyor. Bu nedenle ayrı bir ürün kullanmıyorum.

Eğer çok az makyaj yapıyor, ya da kullandığınız temizleyicinin makyajınızı nazikçe ve tamamen temizlediğini düşünüyorsanız, o zaman sorun yok. Bazı ürünlerin formülü, ayrıca bir göz makyajı temizleyicisi kullanımına gerek bırakmayacak şekilde hazırlanmıştır. Ama gözlerinizi tam anlamıyla temizlemek için onları iyice ovalamanız gerekiyorsa, o zaman ikinci bir ürüne ihtiyacınız var. Cilt esnek olduğunda, onu çekiştirip durduğunuzda, erken kırışıklıklara sebebiyet vermiş olursunuz.

Su, cildimi kurutuyor.

Cilt tipiniz ne olursa olsun, su aslında cilt için iyidir. Kaçınmanız gerekense, suyun cildinizde doğal olarak kurumasıdır. Bu olduğunda, su buharlaşır ve cildinizde bulunan doğal suyu da beraberinde götürür. Bu da cildinizin gerilmesine sebep olur. Yüzünüzü yıkayıp, kurular, uygun toniği kullanırsanız, sorun kalmaz.

Çok her zaman iyidir.

Cilt, bir üründen sadece belli miktarları kabul eder ve bunun fazlası buharlaşıp heba olur. Ürünün tamamı cilde nüfuz etse, gerekenden fazlasının gidebileceği bir yer yoktur. Bu da, gözeneklerin tıkanmasına ve birikimlere sebep olur. Bu nedenle ürünü az sürün. Fazlasına ihtiyacınız varsa ekleyebilirsiniz.

Göz kremi göz bölgesinin tamamına sürülmelidir.

Hiç de iyi bir fikir sayılmaz. Göz kremi, yüz kreminden çok farklıdır. Cildin içine nüfuz etmez, yüzeye yayılır. Sürdüğünğüz miktar, bir pirinç tanesinden fazla olmamalıdır. Üstelik de bu miktar, iki göz için birden kullanılan miktardır. Gündüz, sadece göz altına sürüp, gece de tüm göz çevresine sürün. Bunun nedeni, gün içerisinde göz kremini tüm göz çevresine uygulamak, farınızın yayılmasına ve ince bir çizgi halinde iz bırakmasına sebep olur. Eğer göz makyajı yapmadıysanız, o zaman tüm göz çevresine günde iki kez uygulayabilirsiniz. Ancak kullandığınız ürüne dikkat edin. Eğer tüm göz bölgesi için üretilmemiş ve test edilmemişse, şiş gözlerle uyanabilirsiniz.

Vazelin ve bebek yağı harika makyaj temizleyicilerdir.

Gerçek şu ki, oldukça etkilidirler ama onları kullanmak hiç de iyi bir fikir değildir. Petrol bazlı olduklarından suyla parçalanmazlar. Bu nedenle de göz üzerinde tabaka bırakırlar. Bu da göz makyajızın akmasına sebep olur. Bunun yerine yağlı bir göz makyaj temizleyicisi kullanın. Bunlar suyla çözüldüklerinden bu tür problemlere sebeiyet vermezler.

Vazelin ve bebek yağı harika nemlendiricilerdir.

Cevap gene hayır. Bu ürünler tuzak gibidir. Eğer cildiniz kurumaya meğilliyse, denize/havuza girmeden önce vazelin sürebilirsiniz, bu anlamda iyi bir bariyer görevi görür. Vazelin sizi sert rüzgarlardan ve soğuktan da korur ama kesinlikle nemlendiricinin üzerine sürülmelidir. Bebek yağı, bebeklerin nemli cildine sürülüp, bu nemi sabitlemek için üretilmiştir. Vazelin ya da bebek yağını nemlendirici yerine kullanırsanız, cildi bloke eder. Bunun sonucunda da cilt kendi lipitlerini ve nemini üretemez hale gelir.

DOĞAL CİLT SIKILAŞTIRICISI


Yemek alışkanlıkları ve fazla kilo nedeni ile cilt ödem toplayabilir, yağlanabilir, bozulabilir ve şişebilir. Özellikle kilo kayıplarından sonra deride oluşan sarkmalar ve çatlaklar oldukça üzücü durumlar yaşatabiliyor. Bu sorunların önüne geçebilmek için doğadan faydalanabilirsiniz. Evde yapılabilecek bazı formüller sayesinde cilde güzellik kazandırırken bir yandan da sıkılaşmak hayal gibi fakat kesinlikle gerçekleşebilecek bir hayal. Sadece evde yapılabilen bu basit tarifi denemeniz yeterli.


Doğal Sıkılaştırıcının içeriği

Bir şişe gliserin
5 Limon suyu
Yarım kilo kırmızı acı biber
Bir şişe biberiye yağı

Doğal Sıkılaştırıcının Hazırlanışı
Gliserin ve biberiye yağını aktarlarda hazır halde bulabilirsiniz. Diğer malzemeler ise kolayca bulunabilen ve zahmetsizce hazırlanan malzemelerdir. Kırmızı acı biberler haşlanır ve limon suyunda öldürülür. Bütün malzemeler temin edildikten sonra hepsi birden bir blendar yardımıyla karıştırılır. İşlem şimdilik hazır sayılmaz. Elde edilen karışımın 3 gün karanlık ve serin bir yerde muhafaza edilmesi gerekiyor. Bunun için karışımı koyduğunuz şişeyi ya da kavanozu folyo ile sarabilir ve dolapta bekletebilirsiniz.


Doğal Sıkılaştırıcının Uygulanışı
Evde hazırlanan doğal sıkılaştırıcı her gün düzenli bir şekilde kullanılmalıdır. Mümkünse karışımı sürdüğünüzde güneşlenin ya da egzersiz yapın. Bir saatlik bir bekleme sürecinden sonra cildinizi ılık suyla yıkayabilirisiniz. Doğal sıkılaştırıcı düzenli kullanıldığında gözle görülür derecede şişliklerin indiğini, sıkılaştığını ve cildinizin yenilendiğini göreceksiniz.

PEELİNG İLE CİLDİNİZ GENÇ KALSIN


Peeling'in cildi yenileyici etkisi, gençleştirici etkiye de sahip. Peeling'in yararları saymakla bitmez...

Geçen yıllar ve dış faktörlerin etkisi ile cildimiz rengini, canlılığını ve esnekliğini kaybeder. Yüzümüz gözaltları mor, rengi soluk sarı bir görüntü halini alır ve bu görüntü kendimizi çirkin ve bakımsız hissetmemizi sağlar. Göz alıcı, canlı bir cilt için en önemli şey bakımdır. Bakımın ana kuralı ise cildin ölü derilerden arındırılmasıdır.

Estetik ve Plastik Cerrah Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu peeling tedavisi hakkında bilgi vererek uygulama öncesi ve sonrasını anlattı.

Peeling nedir?
Peeling, üst derinin soyulması ile derinin yenilenmesi ve cilt sorunlarının giderilmesinde uygulanan en etkili yöntemdir. Peeling'te temel amaç, cildin hasar görmüş tabakalarını kaldırarak sağlıklı tabakayı ortaya çıkarmak ve cildi canlandırmaktır. Cildin uyarılması ile yeni hücre oluşumu hızlanır ve bu sayede cilt daha sağlıklı parlak ve pürüzsüz bir görünüme kavuşur.
Peeling ile yüzdeki kırışıklıklar cildin erken yaşlanması, cilt kuruluğu, genişlemiş gözenekler, cilt yorgunluğu, cilt lekeleri, çatlaklar ve elastikiyet kaybı gibi sorunlar giderilir. İşlem sonrası bu bölgelerdeki cilt daha genç, daha parlak ve daha elastik bir hale gelir.

Kaç tür peeling vardır?
Peelingler derinliğine göre; yüzeysel, orta derinlikte ve derin olarak üçe ayrılır. Peelingin derinliği arttıkça etkisi de artar, fakat riski de bununla doğru orantılı olarak büyür. Bu bakımdan orta ve derin peelinglerin mutlak surette uzman kişiler tarafından uygulanması gerekir.

Meyve asitleri ile hafif peeling uygulaması
Meyve asitleri (glikolik asit ve AHA) ile yapılır. Cildin üst tabakası yüzeysel olarak soyulur. 5 dakika içinde yapılan uygulama esnasında ciltte hafif bir yanma ve hafif bir kızarma olur. Hemen sosyal hayata dönülebilir. Haftada 1 defa olmak üzere 5- 6 kere tekrarlanabilir.

Üst derinin orta derinlikte soyulmasına dayanan peeling işlemi
Üst derinin orta derinlikte soyulmasıdır. Yüzdeki kırışıklık, leke ve sivilce izlerine daha etkilidir. Uygulama 5 dakika sürer, yüzde 1 -2 dakika süren bir yanma hissi olur. Yüz önce beyazlaşır, daha sonra hafif bir kızarıklığa dönüşür. İki gün sonra cilt üst tabakası dökülürek yeni ve taze deri ortaya çıkar. Yüz üst derisinin yeni deri ile değişmesi 7 -10 gün sürer.10 gün sonra cilt daha pürüzsüz, daha temiz bir hale gelir. Sivilceler ve kırışıklıklar azalır. 1,5 -2 ay sonra tekrarlanabilir.
Peelingte en uygun zaman, bahar mevsimi
Peeling, bazı cilt tiplerinde kişiye özgü bazı rahatsızlıklar nedeniyle bu uygulamayı riskli hale getirebilir. Bu sebeple doktorunuzun alacağı ayrıntılı peeling tedavisi önem taşır. Uygulama sonrası güneş ışınlarından korunmalı ve makyajdan kaçınılması gereklidir. Eğer peeling tedavisi olmayı düşünüyorsanız doktorunuza sorularınızı çekinmeden sorun ve baharı karşıladığımız bu günlerde, hemen uygulamaya geçin. Güneş peeling için en büyük tehlike ve bu tedavi için en iyi zaman bu aylardır.


Prof. Dr. Erol Kışla

SELÜLİTE SON VERMENİN 5 BASİT YOLU


Aslında kışın zorlu bir mevsim olduğu düşünülür. Doğrudur da… Peki yaz, bahar ayları ne kadar zorlar insanı? Herkes kendince bir yanıt verebilir bu soruya elbette.

Ancak, biz 'zorlar' diyenlerin sesine kulak verelim. Evet, erkekler çok farkında olmasa da bazen yaz-bahar ayları da bir hayli zorlu başlar kadınlar için. Bir pantolon bir kazak, uzun etekler ve mus çoraplarla kolayca geçiştirebildiğimiz kış aylarının rahatlığı gerilerde kalır. Minisi, bikinisi, mayosu vardır artık, insan neresini saklayacağını şaşırır… Evet, deniz mevsimi başladı mı, çaresizdir kadınlar, kaçarı göçeri yoktur. Bikinilerimizle birlikte aynanın karşısına geçip şöyle arkadan, arkadan selülit kontrolü yaparken buluruz kendimizi. Kışın 'portakal ağacı' gelip yerleşmiştir pürüzsüz tenimize…


Anneannelerimizde var mıydı bilinmez, ama selülit son yıllarda o kadar çok adından söz ettirdi ki, onu tanımamak ya da ondan korkmamak mümkün değil. Yaz aylarına doğru yaklaştıkça kadınları daha çok korkutmaya başlayan, varlığını portakal kabuğu görüntüsüyle ortaya çıkaran selülit, modern çağın bir sonucu olarak kabul ediliyor. Hareketsiz bir yaşam ve fast food gibi alışkanlıklarla başlayan, yağlı yiyecekler, asitli içeceklerle tırmanan selülit oluşumu, bir estetik sorunu gibi görünse de aslında bir 'sağlık sorunu' diyor hekimler…

Baldırların arkası görünmüyor sanmayın!

Tıp dilinde 'hidrolipodistrofi' denilen selülit, derinin alt tabakasındaki yağ dokusunun, bağ dokuları arasında sıkışmasıyla ortaya çıkıyor. Bu da yağların, özellikle kalça ve üst bacak bölgesinde düzensiz ve biçimsiz toplanmasına neden oluyor ve ortaya görmek istemediğiniz kötü görüntüler çıkıyor. Portakal kabuğu görünümünde sadece yağ hücrelerinin suçu yok, aynı zamanda hızlı kilo kaybı ve zayıf bir bağ dokusu da selülit oluşumuna neden oluyor.



Genç-yaşlı, şişman-zayıf ayırdetmeden kadınların yüzde 80'ini yoklayan selülitin yerleşim alanları çok tipik. Uyluğun üst, dizin ve bileğin iç kısımları, kaba et ve baldırların arkası, üst bacaklar ve üst kollar gibi. Selülite zemin hazırlayan çok fazla faktör var. Ancak en çok üzerinde durulanlar, genetik yatkınlık, hormonların etkisi, dolaşım bozukluğu, beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam.

Tedavide krem ve masaj

Selülitin yok edilmesinde krem ve masaj en etkili yöntemler arasında yer alıyor. Kullanacağınız antiselülit kremlerin yanı sıra evde kendi kendinize yapacağınız masajlarla selülite savaş açabilirsiniz. Uzmanlar kontrolünde yaptıracağınız tıbbi masajlar da selülit tedavisinde etkili sonuçlar veriyor.

Kremler: Evde kullanabileceğiniz anti selülit kremler, deriye hemen nüfuz ederek, doğrudan yağ hücrelerini etkiliyor. Bu kremler selülitlerinizi tamamen yok etmese de azalmasını sağlıyor. Antiselülit kremler sayesinde hem pürüzsüz bir cilde sahip olabilirsiniz, hem de yeni selülitlerin oluşmasını önleyebilirsiniz.

Evde masaj: Kremlerin yanı sıra evde rahatlıkla yapabileceğiniz masajlarla da selilütle mücadele edebilirsiniz. Masaja kalçalarınızdan başlayın ve ellerinizle aşağıya ve yukarıya doğru daireler çizin. Daha sonra derinizi sıkıştırmadan baş ve işaret parmaklarınızın arasına alın ve yoğurur gibi masaj yapın ve bu arada dizlerin iç tarafını unutmayın.

Tıbbi masajlar: Selülit tedavisinin en önemli ayaklarından biri de tıbbi masajlar. Çünkü masaj kan ve lenf dolaşımını harekete geçirir ve dokuların taze oksijen ile dolmasını sağlar. Uzmanlar kontrolünde yaptırabileceğiniz bu tedavinin yaygın olarak kullanılan iki yöntemi var:

Dolaşım masajları: Kan ve lenfatik dolaşıma yönelik. Bu masaj deri altı kan dolaşımını aktive ederek, dokularınızın canlanmasını sağlıyor.

Lenfatik drenaj masajları: Özellikle lenf dolaşımı üzerinde etkili oluyor. Bu masajın hem elle hem de aletle uygulanan şekilleri var. Her iki masaj sonunda da hücrelere bolca oksijen gidiyor ve toksinlerinizin vücuttan atılmasını kolaylaştırıyor.

Selülite dur demek için

Kadına özgü bu estetik problemde en büyük nedenlerden biri hormon ve kalıtımsa, üçüncü neden yanlış beslenme ve fazla kilolar. "Fazla kiloyu vermeden selülitle savaşmak boş bir çabadır" diyen Dr. Muzaffer Kuşhan, beslenme yanlışlarıyla tırmanışa geçen selülitle mücadelenin yollarını gösterdi.

Günde en az 1.5-2 litre sıvı alınmalıdır. En sağlıklı içecekler; su, soda, ıhlamur, ada çayı, sarı çay gibi doğal ot çayları, sıkma taze meyve suları, sıkma taze sebze suları, ayran.

Şişede, kutuda satılan kola ve meyve suyu gibi konserve edilmiş içecekler, siyah çay, kahve çok az içilmelidir. En iyisi içmemek.

Turşu suyu, sirke, şalgam suyu gibi tuzlu içecekler (tuzlu ayran dahil) asla içilmemelidir.

Hamur işi tatlılar, tuzlular, çikolata, gofret, kakaolu fındıklı tatlılar, bisküviler yenmemeli. Tatlı ihtiyacı az miktarda dondurma veya sütlü tatlılarla giderilmeli.

Yağlı etler, yağlı tuzlu şarküteri (sucuk, pastırma, jambon, sosis vs.) kebaplar, turşular yenmemeli.

Konserve edilmiş ve salamura yapılmış yiyeceklerden uzak durmalı.

Yağ tüketimi azaltılmalı yani günde 60 gramdan fazla yağ alınmamalı ve bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir.

Beslenme şekli olarak lakto-vejetaryen beslenme felsefesi benimsenmelidir.

Protein kaynağı olarak, süt, yoğurt, peynir fazla alınmamak şartıyla yumurta yenmeli.

Et olarak daha ziyade yağsız tavuk-hindi, balık ve deniz ürünleri tercih edilmeli.

Her yemekten önce çok az yağlı dolu dolu her çeşit salata tercih edilmeli.

Etlerin yanında haşlanmış sebze, ayrıca haftada 5 gün sebze ağırlıklı beslenmeli. Sebzeler, az etli, tavuklu pişirilebilir ve az sıvı yağ konulabilir.

Yürüyün, bisiklete binin, yüzün, dans edin ve sakın kambur oturmayın!

Dik Oturun
Sürekli yüksek topuklu ayakkabılar giyinmek, yanlış yürümek ya da kambur oturmak, selülitin oluşma nedenleri arasında. Bu gibi durumlar, toplardamarlarda ve lenf damarlarında kanın geriye doğru akışını olumsuz yönde etkiler. Özellikle, yanlış oturma şeklinde iç organların sıkışmasına neden olur. Böylelikle, zehirli maddeler vücuttan çabuk çıkamaz ve atık maddeler dokularda toplanır. Selülit sorununuz olsun istemiyorsanız, dik oturmayı kesinlikle ihmal etmeyin.

Yürümeyi Unutmayın

Selüliti engellemek için dik oturmak yetmiyor. Aynı zamanda bol bol yürüyüş yapmanız gerekiyor. Çünkü tempolu bir yürüyüş kalça bölgelerindeki kan akışını hızlandırarak, selülitli görünümün azalmasını sağlıyor. Yürüyüş aynı zamanda kalçada biriken yağları eriterek, cildin pürüzsüz bir görünüme kavuşmasına yardımcı oluyor.

Güneşte Kalmayın

Fazla güneşte kalmak selüliti artırıyor. Saat 10.00 ila 14.00 arasında güneşlenmeyin. Güneşten koruma etkisi 15'ten yüksek koruyucular kullanın. Güneşlenmek yerine bronzlaştırıcı kremlerden de yararlanabilirsiniz. Daha koyu bir cilt selülitin görünümünü maskeleyebilir.

Dans Edin

Selüliti azaltabilecek en iyi yol egzersiz yapmaktır. Özellikle haftada en az üç kez 35 dakika sürecek aerobik aktivite yapın. Yürüyün, bisiklete binin, yüzün, dans edin. Daha uzun ve daha sık aerobik aktivitelerinin daha az selülit demek olduğunu hep hatırlayın. Aerobik çalışmalar iyi ve planlı yapıldığında gergin ve formda tutar, kilo verdirir, cilt ve cilt altı yağları uzaklaştırır, genç, gergin ve düzgün bir cilt görünümü sağlar.

Dr. Kuşhan'ın selülitten kurtulma diyeti

KAHVALTI (Her gün aynı)
2 dilim kepek ekmeği, u 2 dilim az yağlı tuzsuz peynir u Domates, salatalık u Taze sıkma sulandırılmış domates, portakal ya da greyfurt suyu, ıhlamur, adaçayı veya sarı çay. u Az miktarda suni tatlandırıcı kullanabilirsiniz.
PAZARTESİ
Öğle:
200 gr. yoğurt, 250 gr. meyve
Akşam: 100 gr. tavuk ızgara (yağsız), bol yeşil salata (az zeytinyağlı, limonlu).

SALI
Öğle:
200 gr. yoğurt. 250 gr. meyve.
Akşam: 100 gr. yağsız tavuk veya dana eti ile hazırlanmış taze fasulye (250 gr.). Az sıvı yağla pişirilecek. Salata sınırsız (limonlu ve az zeytinyağlı).

ÇARŞAMBA
Öğle:
Yarım kilo meyve.
Akşam: 100 gr. yağsız tavuk eti veya dana kıymalı semizotu (250 gr.). Az sıvı yağla pişirilecek. Çoban salata (limonlu, az zeytinyağlı).

PERŞEMBE
Öğle:
Yarım kilo meyve.
Akşam: 100 gr. yağsız tavuk veya dana etli türlü. Az savı yağla pişirilecek. Karışık salata (limonlu, az zeytinyağlı).

CUMA
Öğle:
4 ceviz içi, 100 gr. tuzsuz çökelekli (lor), sınırsız karışık salata (limonlu). Ceviz veya çökelek yerine yağsız ton balığı da olabilir.
Akşam: Tavuk veya balık ızgara, karışık salata (limon ve az zeytinyağı ile).

CUMARTESİ
Öğle:
4 ceviz içi ve az yağlı tuzsuz lor peynirli karışık salata (limon ve 1 kaşık zeytinyağı ile hazırlanacak).
Akşam: Tavuk veya balık ızgara, karışık salata (limon ve 1 kaşık zeytinyağı ile hazırlanacak). İsteğe bağlı olarak 2 kadeh tatlı olmayan şarap.

PAZAR
Öğle:
50 gr. tuzsuz beyaz peynir, 150 gr. mantar veya 2 yumurtadan hazırlanmış omlet, yanında bol miktarda karışık salata.
Akşam: Çiğ domatesli biberli, kepekli makarnadan salata, üzerine yoğurt. (Makarna haşlanmadan önce bir su bardağı olacak).

BİTKİ YAĞLARIYLA CİLT BAKIMI VE YÜZ MASKELERİ



Mayıs papatyası yağı, her tür cilt için
30g mayıs papatyası, 100 ml susam yağı ve 100 ml kırmızı kantaron yağına eklenir. Cam yağ kavanozu bir saat boyunca çok sıcak su banyosunda (benmarin yöntemi) bekletilir ve süre sonunda iyice çalkalandıktan sonra, tülbentten geçirilerek süzülür. Yağa batırılan pamukla yüz iyice temizlenir.

-Yağ karışımı, normal ve karışık cilt için
10’ar ml soya yağı ve hintyağı, 20 ml bademyağı ve 30 ml zeytinyağı iyice karıştırılarak koyu renkli bir şişeye aktarılır. Yağla ıslatılan bir pamukla, yumuşak hareketlerle yüze, boyuna ve dekolteye yedirilir.
-Temizlik maskesi, yağlı cilt için
1 yumurta sarısı, 1 yemek kaşığı susam yağı ve 3-4 damla limon suyu iyice karıştırılarak krem haline getirilir. Elle veya bir bezle, yüze, boyuna ve dekolteye sürülür ve 10 dakika etkilemeye bırakılır. Süre sonunda bol ılık suyla yıkanılır.
-Limon peelingi, yağlı cilt için
2 yemek kaşığı dolusu ince rendelenmiş limon kabuğu, 2 yemek kaşığı yulaf unu ve 6 yemek kaşığı dolusu buğday kepeği iyice karıştırılır ve biraz su eklenerek esnek bir lapa haline getirilir. Dairesel hareketlerle, 2-3 dakikalık bir süre boyunca cilt temizlenir. Bol ılık suyla yıkanılır.

-Yeşil çay losyonu, kuru cilt için
Orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suda 1 tatlı kaşığı dolusu yeşil çay haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. 1 yumurta sarısı, 1 tatlı kaşığı dolusu çiçek balı ve 10 ml gliserin iyice karıştırıldıktan sonra, çayla birlikte küçük bir kavanoza aktarılarak iyice çalkalanır. Karışıma batırılan pamukla, yüz, boyun ve dekolteye friksiyonla iyice emdirilir.

-Kepek peelingi, olgun cilt için
5 yemek kaşığı dolusu badem veya buğday kepeği biraz suyla iyice karıştırılarak lapa haline getirilir. Dairesel hareketlerle, 2-3 dakika boyunca yüz iyice temizlenir.

-Canlandırıcı yüz losyonları
Yağ veya kremlerle yapılan bir temizliğin ardından uygulanan yüz losyonları, cilde canlılık kazandırır ve yatıştırıcıdır. Bir pamuk parçasını losyonla ıslatın ve yüzünüzü, boynunuzu ve dekoltenizi nemlendirin.

-Lavanta suyu, karışık cilt için
Sabahları ve akşamları, bir pamuğu lavanta destile suyu ile ıslatın ve yüzünüze, boynunuza, dekoltenize sürün.

-Lavanta suyu, yağlı cilt için
50 ml lavanta destile suyu, 2-3 damla nane yağı ve 1 tatlı kaşığı dolusu elma sirkesini bir cam kabın içinde iyice çalkalayarak karıştırın. Yüzünüzü, boynunuzu ve dekoltenizi, bu sıvıyla ıslattığınız bir pamukla temizleyiniz.

-Aynısafa losyonu, kuru cilt için
50 ml portakal çiçeği destile suyu, 50 ml gülsuyu ve 20 ml aynısafa tentürünü bir şişede iyice çalkalayarak karıştırın. Yüzünüzü bu losyonla temizleyin. Aynısafa tentürünün yapımı için gerekli bilgiyi, kitabın bitkiler bölümünde bulabilirsiniz.

-Bitki losyonu, sivilceli ve iltihaplı cilt için
1 yemek kaşığı dolusu mayıs papatyası, 1 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış ayrıkotu kökü, 1 yemek kaşığı dolusu öksürükotu yaprağı(veya ebegümeci yaprağı), 1 yemek kaşığı dolusu aynısafa çiçek yaprağı (hepsi kurutulmuş olarak), 200 ml steril su, 30 ml 70 derecelik etil alkol ve 30 ml adaçayı destile suyu bir kavanoza koyulur ve ağzı iyice kapatılır. Arada bir çalkalanarak 3-4 gün bekletildikten sonra, 3-4 kat tülbentten geçirilerek süzülür. Elde edilen losyon, koyu renkli temiz bir şişeye aktarılır. Her kullanımdan önce iyice çalkalanır. Losyonla ıslatılan bir pamukla, sabahları ve akşamları, yüz, boyun ve dekolte nemlendirilir.

Yağ karışımları

Eterli bitki yağları, yüz masajları için çok uygundur veya kuru ve olgun ciltler için, bir gece kreminin yerini doldurabilirler. Ama eterli yağlar doğrudan kullanılmaz, ana madde olarak seçilen bir bitkisel yağa uygun miktarda karıştırılarak kullanılırlar. Önerilen miktarlar bir kapta karıştırıldıktan sonra koyu renkli bir şişeye aktarılır ve iyice çalkalanır. Yağların birbirine tam olarak karışabilmesi için birkaç saat beklenilmesi gerekir.

-Yağ karışımı, yağlı cilt için
15 damla limon yağı, 12 damla servi yağı(veya 10 damla kafur yağı), 10 damla lavanta yağı, 50 ml soya yağı.

-Yağ karışımı, normal cilt için
15 damla lavanta yağı, 4 damla gülyağı, 8 damla adaçayı yağı(veya ökaliptus yağı) ve 50 ml susam yağı.

-Yağ karışımı, kuru cilt için
15 damla rezene yağı(veya mayıs papatyası yağı), 5 damla lavanta yağı, 5 damla gülyağı ve 50 ml bademyağı.

-Yağ karışımı, olgun cilt için
15 damla lavanta yağı, 5 damla kekik yağı, 3 damla nane yağı, 10 damla gülyağı ve 50 ml zeytinyağı.
Deriyi Besleyici MaskelerMaskeler, cildi güçlendiren klasik güzelleştiricilerdir. İyileştirici ve güzelleştirici maddelerini cilde emdirerek, onun kendini yenileyebilmesine yardımcı olurlar. Maskeler cildi yatıştırır, gerginleştirir ve kan dolaşımını uyarırlar.

Eterli yağların etkileri
-Kafur yağı: Kan dolaşımını uyarıcı ve canlandırıcıdır.
-Karanfil yağı: Cildi yatıştırır ve dezenfekte eder.
-Lavanta yağı: İltihaplanmayı önleyici, yatıştırıcı ve hücre yenileyici.
-Limon yağı: Dezenfekte edicidir. Kırılmaya eğilimli tırnakların bakımında kullanılabilir.
-Nane yağı: Metabolizmayı uyarıcı, dezenfekte edici ve kan dolaşımını uyarıcıdır.
-Oğulotu(melisa) yağı: Yatıştırıcı ve duyarlılığı azaltıcı etkiler içerir.
-Mayıs papatyası yağı: İltihaplanmayı önleyici ve yatıştırıcıdır.
-Rezene yağı: Dezenfekte edici, yatıştırıcı ve güçlendiricidir.
-Servi yağı: Dokuları sıkıştırıcı ve dezenfekte edicidir.
-Turunç kabuğu yağı (Bergamot): Antiseptik ve iyileşmeyi hızlandırıcıdır.

Eterli uçucu yağlar, banyo katkısı olarak bile, önce katı veya sıvı yağların içinde çözündürülmelidir; çünkü suda çözünmezler ve değdikleri bölgeyi tahriş edebilirler!
Kimyasal kozmetik ürünleri genellikle, konserve edici yapay maddeler içerirler. Ürünler böylece uzun süre boyunca bozulmaz, ama derinin dengesini bozabilirler ve alerjilerin başlıca nedeni olarak tanınırlar. Bu yapay maddeler yalnızca ürünün içindeki bakterileri öldürmekle kalmayıp, derinin dengesini koruyan çok önemli doğal bakterileri de yok ederler. Burada tanıtılacak olan doğal kozmetik ürünler, dayanıklılık kazandıran herhangi bir yapay madde içermedikleri için, saklanmaları ve kullanım süreleri bakımından çok dikkatli olmak gerekir. Şifalı bitki demlemeleri ve besin maddeleri ile hazırlanan kozmetikler hemen kullanılmalıdır. Bu tanımın dışında kalan ürünlerin buzdolabında saklanması doğru olur. Bitkisel yağlar ise birkaç ay boyunca bozulmadan bekleyebilirler. Kremler ve losyonlar da en çok iki haftalık bir süre içinde kullanılmalıdırlar.
Mutfakta hazırlanan doğal kozmetiklerle deriye, saçlara ve tırnaklara hiçbir zarar vermeden bakım yapılabilir, ama bu bakım sürecinde de problemler yaşanabilir. Daha önce hep hazır kozmetik ürünü kullanmış olan kişilerde, doğal kozmetik ürünleri bazen sivilcelenme veya deri gözeneklerinin iltihaplanması gibi tepkiler oluşabilir. Bu durumlara genellikle, deri metabolizmasını güçlü bir biçimde etkileyebilen bitkiler kullanıldığında rastlanır. Alerjilerde ise durum değişiktir: Bazı bitkilere veya bitki yağlarına karşı deri hemen veya kısa bir süre sonra, kızarıklık veya kaşıntı gibi tepkiler verebilir. Bu durumda, alerjiye yol açan reçetenin kullanımına hemen son verilir. Ama önceden bir deri testi yaparak, alerjik tepki oluşup oluşmayacağı saptanabilir: Söz konusu üründen birazı, kol ekleminin iç tarafına sürülür ve ertesi güne kadar beklenir. Eğer ertesi gün o bölgede herhangi bir alerjik tepki oluşmamışsa, söz konusu reçete rahatlıkla kullanılabilir.

SİYAH NOKTALARA EVDE ALTERNATİF TARİFLER


Bir çorba kaşığı yoğurdun içine bir limonun rendelenmiş kabuğunu ve bir yemek kaşığı mısır unu ekleyin. Bunu karıştırarak yüzünüze masaj yaparak sürün ve 15 dakika bekletin. Ardından yüzünüzü ılık su ile yıkayın. Siyah noktalarınıza iyi gelecektir.

Haftada bir gün bir tatlı kaşığı mısır unu ve kili, el kremini, su ile karıştırın ve cildinize sürüp, ovarak çıkarın. siyah noktalar için etkili bir maskedir.

Kırmızı turpu, yıkadıktan sonra, kabuklarıyla birlikte, rendeleyin. Bir tülbent yardımı ile süzdükten sonra, turp suyunu,elma sirkesiyle karıştırın. Güneş görmeyen bir yerde, 3 gün bekletin. Bir pamuk yardımıyla, sivilce siyah noktaların üzerine sürün. 3. günden itibaren kesin sonuç almaya başlayacaksınız. 7-10 gün kullanılır.
Yarım su bardağı suya, 3 çorba kaşığı kadar elma sirkesi ekleyip iyice kaynatın. Daha sonra ateşi kısın ve başınıza bir örtü örtüp, yüzünüzü buhara tutun, 15-20 dakika buhar verin. Yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesiyle yüzünüzü silin. Bu işlemi haftada 2 kez tekrarlayabilirsiniz. Sonuçta siyah noktaların yok olduğunu ve cildinizin parladığını göreceksiniz.
1 tatlı kaşığı yumurta beyazının içine 2 tatlı kaşığı toz şeker koyup beyaz köpükler oluşuncaya kadar çırpın. Çırptıktan sonra oluşan köpüklerden alıp ince bir katman halinde yüzünüze sürün ve kuruyunc1 tatlı kaşığı yumurta beyazının içine 2 tatlı kaşığı toz şeker koyup beyaz köpükler oluşuncaya kadar çırpın. Çırptıktan sonra oluşan köpüklerden alıp ince bir katman halinde yüzünüze sürün ve kuruyuncaya kadar bekleyin. Kuruduktan sonra parmaklarınızın uçlarıyla o katmanı çekin. Sonra ılık su ile yıkayın. Farkı hemen farkedeceksiniz. 3 gün üst üste yaparsanız kesin çözüm oluyormuş.


Birer tutam kırlangıç otu, ayrık otu bir kaba konularak üzerine beş bardak su ilave edilip kaynatılır ve bir gece dinlendirdikten sonra siyah noktaların üzerine sürülür.

Birer tutam nane, yabani kekik yaprağı, ıhlamur bir kaba konulup su ilave edilerek kaynatılır. Soğuyunca siyah noktaların üzerine sürülür.

Bir adet olgun domates ezilir, ince tülbentle süzülür. 1 tatlı kaşığı gliserin ve 2 damla asilbent tentürü katılıp karıştırılarak şişeye doldurulup kullanılmak üzere saklanır. Cildin siyah noktalı kısımlarına bolca sürülür.

1 tatlı kaşığı gliserin ve iki damla asilbent tentürü katılıp karıştırılarak şişeye doldurulup kullanılmak üzere saklanır. Cildin siyah noktalı kısımlarına bol miktarda sürülür.

Bir yemek kaşığı limon suyuna bir kahve kaşığı gliserin ve bir çay kaşığı badem yağı ilave ederek karıştırın. Hazırladığınız maskeyi yüzünüze sürerek 20 dakika beklettikten sonra ılık suyla yıkayarak durulayın. siyah noktalarınızın azaldığını fark edeceksiniz.
Bu maske haftada iki defa uygulanabilir.
Bir çorba kaşığı yulaf ununu, ebe gömeci, hatmi çiçeğini birer tutam alarak çay gibi demleyin. Süzdükten sonra içine bir çay kaşığı deniz tuzunu karıştırın ve bulamaç gibi bir karışım elde edin. Cildinize sürdükten sonra 10 dakika sonra ovarak çıkarın. Her gece de limon suyu sürmeyi ihmal etmeyin.
Bu uygulamayı haftada bir kez mutlaka yapın. Bir çorba kaşığı yeşil kil, 7 damla portakal yağı, 7 damla kayısı yağı, 7 damla okaliptüs yağı ve bir tatlı kaşığı gül suyunu karıştırıp cildinizde 20 dakika bekletin. Bu maskeyi de haftada bir kez yapmanız yeterlidir.Cildinize uygun bir nemlendirici de kullanmanızda fayda var. bir çorba kaşığı mısır unu, bir çorba kaşığı ıslatılmış kil, bir çorba kaşığı el kremi ve yine aynı oranda suyu karıştırıp cildinize sürün. 5 dakika beklettikten sonra ovarak çıkarın. Ciltteki pütürler biraz olsun gider. Ardından 500 gram kaynar suya birer tutam ebegümeci ve biberiye koyun, bunu çay gibi demleyin. Süzdükten sonra yüzünüzü bu suyla yıkayın. Cildinizi temiz tutmayı ve yediklerinize dikkat etmeyi de unutmayın. 1 çay kaşığı sıvı kastil sabununu (pek çok sağlıklı gıda satıcısı dükkanından temini mümkündür.

1 damla çay ağacı veya kekik esansı yağı ile karıştırın.

İki avuç hanımelinin çiçeklerini ve bir avuç gelincik çiçeğini kuruttuktan sonra ufalayarak toz haline getirin. İçine bir adet çırpılmış yumurtanın beyazını, bir çorba kaşığı sarımsak suyunu ve bir tatlı kaşığı domates suyunu ve bir miktar margarini ilave ederek yoğurun ve karışımın bulunduğu tencereyi kaynar su dolu başka bir tencerenin içine koyarak macun kıvamına gelene kadar karıştırın.

Hazırladığınız karışımı yumuşak bir fırça yardımı ile yüzünüze sürüp yarım saat bekletin ve yüzünüzü ılık su ile yıkayın. Karışımı en az on beş gün boyunca günde bir kere kullanmalısınız.
Bir avuç kuru üzüm ile bir çorba kaşığı hindiba tohumunu havanda birlikte döverek ezin. İçine krem kıvamına gelene kadar zeytin yağı katarak karıştırın. Sivilceli bölgeye hazırladığınız kremden günde iki defa sürün.

Bir adet salatalığı soyup suyunu çıkartın. salatalık suyunun içine bir fincan limon suyu, bir çorba kaşığı badem yağı ve bir adet çırpılmış yumurta akı ilave ederek iyice karıştırın. Hazırladığınız karışıma krem kıvamına gelinceye kadar patates unu ilave ederek yoğurun. Hazırladığınız kremi cildinize maske şeklinde sürüp yirmi dakika kadar bekleyin ve yüzünüzü ılık su ile yıkayın.

2011 SETRMS Tesettür Giyim Modelleri


2011 SETRMS Tesettür Giyim Modelleri

































Genç kızlar için iç çamaşır modelleri






Genç kızlara özel çıtı pıtı cicili bicili iç çamaşır modelleri hem yaşınıza uygun hemde son derece rahat ve kullanışlı modeller.

El ve Tırnak Bakımı


Bir kadının yaşı boynundaki çizgilerden ve ellerindeki kırışıklıktan belli olurmuş. Kadınlar özellikle ellerine gereken özeni göstermezler. Buda ilerde kırışık, oldukça sert ellere sahip olmalarına olanak sağlar. Aşağıda yazılı malzemeler kolay temin edilebilir, çoğu kişinin evinde olan malzemeler. Bu kitabı karıştırırken sizinde faydalanmanız gerektiğini düşündüm…

EL BAKIMI/MASAJ/ SERT VE KURU ELLER İÇİN

UYGULAMA

1 litre sıcak su
1 tatlı kaşığı soda
1 tatlı kaşığı karbonat

Malzemeler karıştırılır eller bu karışımda bekletilir ve masaj yapılır

EL BAKIMI/TERLEME İÇİN

1 bardak su
1 bardak alkol

Su ve alkol karışımlı sıvıya eller batırılıp çıkarılır

EL BAKIMI PÜF NOKTALARI

—Eller günde birkaç defa yumuşak sabunla ve bol temiz suyla yıkanmalı kurulandıktan sonra iyice kremlenmelidir.

—Haftada 1–2 defa ellere çok yağlı kremle masaj yapılmalıdır.

—Limon parmakları temizleyip renkleri açar ancak limon suyu cildi kuruttuğu için daha sonra krem sürülmelidir.

—Yumuşak tırnakların en büyük düşmanı sudur. Bulaşık yıkarken mutlaka eldiven kullanılmalıdır.

—Islak ojeleri kurutmanın en kolay yolu elleri buzlu suya sokup çıkarmaktır.

—Tırnaklardan mürekkep lekesi gibi lekeleri çıkarmak için kullanılmayan diş fırçasına alınacak biraz macunla tırnaklar fırçalanır. Leke çıkacaktır.

Doğru makyaj nasıl yapılır?


Kozmetik, bakımlı ve güzel görünmekten vazgeçemeyen bayanların en fazla önem verdiği alanlardan bir tanesidir. Makyaj yaparken doğru ürün kullanarak daha güzel görünmek ve yüzünüzde ön plana çıkmasını istemediğiniz noktaları örtmek mümkün.Kadınların kimi ara sıra, kimi günün her saati, kimi bolca, kimi ise belli belirsiz ama illaki makyaj yapar. Elbette, makyajın vazgeçilmez beşlisi de yakından tanınır; fondöten, pudra, allık, rimel ve ruj. Peki bunları doğru uygulama teknikleri nelerdir? Renk seçiminde nelere dikkat etmek gerekir?

İşte profesyonellerden makyaj sırları…

Yüzünüze pürüzsüzlük sağlayan fondöten, yüzünüzü makyaja hazırlar. Bu nedenle, düzgün görünümlü bir ten ve makyajda başarılı bir sonuç için fondöten seçimi çok önemli. Kullandığınız fondötenin yapısı ve rengi, cildinizin tipine ve rengine uygun olmalı. Cilt renginizden daha açık bir fondöten rengi seçmek akıllıca olacaktır.


Fondötende her zaman dikkat edilmesi gereken bir husus da, fondötenin temiz ve nemlendirilmiş cilde uygulanması. Kompakt fondöten dışında tüm fondötenleri sürerken parmak uçlarının kullanılması gerekiyor. Elin ısısı fondötenin akıcılığını artırdığı için hem cilde yedirmek daha kolay olur, hem de dayanıklılığı artar. En önemlisi daha doğal bir görünüm sağlar.

Fondöteni alnınıza, burnunuza, yanaklarınıza ve çenenize benek benek sürün. Az miktarla başlayın, gerekirse ilave edin. Makyajda fondötenin çok miktarda kullanılması, sürülmeyi zorlaştıracağı gibi maske etkisine de sebep olur. Cildinize parmaklarınızla basınç uygulayarak, ortadan kenarlara doğru tüm yüzünüze yayın. Boyun ve kulaklara doğru rengi iyice yedirin. Yüzde renk bütünlüğü sağlamak için göz kapaklarınızın üzerine ve gözün alt kısmına da (kirpiklere değmeden) sürün. Profesyonel bir sonuç istiyorsanız, nemli bir süngerle yüzün dışına doğru fondötenin üzerinden geçin. Diğer uygulamalara geçmeden önce fondötenin cildinize iyice oturması için bir süre bekleyin. Fondöteni yeni sürmenize rağmen sivilce veya göz altı halkaları tam kapanmamış olabilir. Kapatıcı concealer ile bu hataları düzeltmek gerekir.

Teni matlaştıran pudra bütünlük sağlar

Makyajın vazgeçilmezlerinden bir tanesi de pudradır. Teni matlaştırır, bütünlüğü sağlar ve fondöteni sabitler. Pudranın 2 türü vardır. Toz pudralar çok ince ve hafif bir yapıya sahipken, fondöteni matlaştırır ve şeffaf bir görünüm sağlar. Kompakt pudralar ise, taşınma ve kullanım kolaylığından dolayı daha çok tercih edilir. Makyajı sabitlemek ve gün boyu rötuş yapmak için idealdir. Toz pudralara göre daha yoğun bir sonuç verirler.

Toz pudra kullanıyorsanız, uygulama için pudra ponponu tercih edin. Ponpon yoksa, bir pamuk pedin arasını açıp biraz toz pudra koyarak geçici bir ponpon yapabilirsiniz. Pudrayı hafif vuruşlarla tüm yüzünüze uygulayın. Daha sonra, büyük bir fırçayla fazlalıkları alın.

Kompakt pudra için fırça kullanmak en uygunudur. Pudrayı uygularken fırçayı yüzünüzde hızlı hareketlerle sağdan sola ve yukarıdan aşağıya dolaştırın. Böylece pudra yüzünüze eşit olarak dağılacaktır.

Allık, yüze mutlu bir görünüm verir ve cilde canlılık kazandırır. Göz ve dudaklar arasındaki renk dengesini koruduğu için seçtiğiniz rengin ruj renginizle uyumuna özen gösterin. Allığı uygularken gülümseyin ve yanağınızın en yüksek noktasına sürün. Yoğun görünmemesi, ayrı bir bölüm gibi durmaması için rengi azar azar ve fırçadaki fazlalıkları üfleyerek uygulayın. Yüzün dışına doğru, dairesel ve hafif hareketlerle uygulamayı sürdürün. Görünümde bütünlük sağlamak için fırçanızı burun ucu, çene ve alnınıza da hafifçe dokundurun. Renginiz çok koyu veya yoğun kaçtıysa ten renginizden daha açık bir pudrayla yoğunluğu azaltın.

Rimel yorgun görünümü yok eder

Rimel, bakışlarınıza yoğunluk, anlam ve güç kazandırır. Yorgun görünümü bir anda yok eder ve canlılık verir. Seçtiğiniz rimelin özelliğine göre kirpiklerinizi uzatabilir, kıvırabilir ya da onlara hacim kazandırabilirsiniz. Rimelinizin fırçasını düzenli olarak temizleyin. Böylelikle daha önceki kullanımlarınızdan kalmış olan artıklar kirpiklerinizin üzerinde topçuklar oluşturmaz. Rimelin iyi tutması için kirpikleriniz temiz ve kuru olmalı. Eğer lens kullanıyorsanız, rimeli sürmeden önce lenslerinizi takmayı unutmayın. Uygulamaya üst kirpiklerden başlayın. Aşağıdan yukarı yani köklerden uçlara doğru fırçayı sürekli döndürerek ilk katı sürün. Kirpiklerinizin kurumasını bekleyin, daha sonra ikinci katı uygulayın. Alt kirpiklerinize hacim kazandırmak istiyorsanız, fırçayı kirpik diplerinde yatay olarak gezdirin. Eğer uzun görünsünler istiyorsanız, fırçayı dik olarak tutup kirpikleri tek tek boyayın. Kirpik fırçasıyla fazlalıkları alın ve kirpikleri birbirlerinden ayırın.

Makyajı tamamlayan son dokunuş rujdur. İyi uygulanmış bir ruj yüzünüzü anında canlandıracak hatta gözlerinizin parlaklığını bile vurgulayacak güçtedir. Renk seçiminiz zevkinize, kıyafetinizin rengine ya da moda renklere göre değişse de, dudaklarınızın biçimini de göz önünde bulundurmalısınız. Dudaklarınız dolgunsa, yumuşak tonlarda mat rujları tercih edin. İnce ise, koyu renkli parlak rujlar kullanın. Süreceğiniz ruja uygun renkte bir dudak kalemiyle ortadan uçlara doğru dudaklarınızı çevreleyin. Dudak kaleminizin ucu iyice açık olmalı. Dudağınızın her tarafını kalemle doldurun. Böylece hem rujunuzun ömrü uzayacak, hem de silinmeye başladığında dudaklarınız cansız görünmeyecektir. Ardından pudra ile dudaklarınızın üstünden geçin. Artık rujunuzu sürebilirsiniz. Uygulamayı fırçayla yaparsanız daha iyi sonuç alırsınız. Kalıcılığını artırmak için ilk katı sürdükten sonra fazlasını kağıt mendille alın ve ikinci katı sürün. Son olarak, ışıltılı görünüm için dudaklarınızın tam ortasına renksiz bir parlatıcı dokundurun.

Ergenlik Sivilceleri ve Kurtulma Yolları


Ergenlik çağına gelinceye kadar herkesin cildi yağ ve nem dengesi bakımından normaldir. Ama 13- 14 yaşlarında seksüel hormonlar faaliyete geçmeye başlayınca işler değişir. O pürüzsüz ve saydam çocuk cildi hemen herkeste biraz da olsa yağlanır. Ergenlik sivilceleriyle karşılaşmayan gençlerin sayısı oldukça azdır. Bu geçiş döneminden sonra cilt tipleri farklılaşır. Kimi insanların payına da yağlı bir cilt düşer. Bu bir talihsizlik midir? Böyle denilemez. Şanslı olanlar sadece normal cilde sahip olanlardır. Kuru, karma ve yağlı ciltler de özenle dengede tutulabilirler. Yağlı ciltlere, kurutucu ve tahriş edici bir bakım uygulanmadıkça, kolay kolay kırışmazlar ve daha güzel görünürler. Bu açıdan avantajlı bile sayılırlar. Aslında kadınlarda aşırı yağlı cilde pek sık rastlanmaz. Bu sorun daha çok erkeklere özgüdür. Cildimizin tipi, buluğ çağında, hamilelik ve menopoz döneminde veya ara mevsimlerde değişebilir. Özellikle sonbaharda yağlanma artar. Bu dönemlerin dışında değişiklikle karşılaşılacak olursa, önce kullanılan ürünlerden, sonra hormonal sorunlardan kuşkulanmak gerekir.
Benim cildim neden yağlı?


Cildin yağlı olması, çoğunlukla kalıtımsaldır. Bazen temizliğin ihmal edilmesi, yanlış kozmetik-bakım ürünleri, aşırı stres, metabolizmanın bozulması, bazı kan dolaşımı rahatsızlıkları, hormonal sorunlar ve sağlıksız beslenme cildin fazla yağlanmasına neden olabilir. Uykusuzluk ve stres yağlanmayı geçici olarak artırır. Örneğin uykusuz bir gecenin ardından, saçlarımız sanki 1 hafta yıkanmamış gibi yağlanabilir.
Yağ dengesi
Cildimiz sebum adı verilen bir yağ tabakası ile kaplıdır. Normal miktarda sebum yararlı ve gereklidir. Çünkü cildin nemini arttırır, pürüzsüz bir görüntü sağlar ve kırışmayı geciktirir. Aşırı sebum ise, ölü cilt tabakası ile birleşerek, gözenekleri genişletir. Siyah nokta ve akne oluşumuna neden olur. Yağlı ciltteki yağ bezlerinin sayısı normal ciltten farklı değildir. Ancak yağ üretimi ve salgısı fazladır.Yağlı cilt, her çağımızda farklı sorunlara neden olur;
* Gençler, sivilce ve siyah noktalarla uğraşırlar.
* 30-50 yaş arasında gözeneklerin genişlemesi ön plana çıkar. Zaman zaman sivilcelenme de devam edebilir.
* 50 yaşın üstündekilerin sorunu ise cildin kalınlaşması, matlaşması ve gözeneklerin daha da büyümesi ve sarkmasıdır.

Sabun siyah noktaları arttırır
Günlük temizlik ve düzenli peeling yağlı ciltler için daha önemlidir. Çünkü hava ve çevre kirliliği, yağ ve makyaj artıkları zaten geniş olan gözeneklerin ağzını tıkar ve siyah noktaları oluşturur. Bu siyah noktalar temizlenmezse sivilcelere dönüşür. Cildiniz yağlıysa, günde iki kez temizleyin. Sabah ve akşamları önce temizleme jeli ve ardından tonik kullanın. Gün içinde cildiniz aşırı parlıyorsa, salisilik asitli toniklerle temizleyin. Akşam eve gelir gelmez, cilt temizliğinizi yapın. Yüzünüzdeki sebuma yapışan eksoz-sigara dumanı, toz ve diğer kirlerle yatıncaya kadar beklemeyin. Yağlı ciltler için en uygun temizleyiciler, jel kıvamında olanlardır. Jeller ciltten kolayca akarak arınır. Sabun kullanıldığında, siyah noktaların oluşma ihtimali artar.
A Vitamini ve AHA’lar
AHA’larla yapılan peelingler cildin yağ dengesini düzenler. Geceleri A vitamini, Tretinoin veya AHA içeren kremleri kullanabilirsiniz. Cildin yağlılık derecesine göre, bunları her gece veya gün aşırı uygulayabilirsiniz. Cildinizi hafifçe soyan bu kremleri sürdükten sonra ayrıca nemlendirici kullanmanıza gerek kalmaz.
Gözeneklere karşı en iyi yöntem Mikrodermabrazyon
Mikrodermabrazyon, hafif bir peeling yöntemidir. Belli bir basınç ile, son derece ince aluminyum hidroksit kristalleri püskürtülerek yapılır. Cilde çarpan kristaller, cilt yüzeyini hafifçe aşındırır ve alt deriyi uyarırlar. Hafif aşınma, ölü derinin soyulup taze bir deri oluşmasını sağlar. Uygulandıkça cilt canlanır, nem dengesi düzelir ve genişleyen gözenekler sıkışır.
Yağlı cildi nemsiz bırakmayın
Yağlı ciltlerin bakımında yapılan en büyük hata onları nemsiz bırakmaktır. Yağlı ciltlerin, su ve nem ihtiyacını karşılamak için en önemlisi kurutucu bakımlardan sakınmaktır. İkincisi, ölçülü bir şekilde nemlendirmektir. Bu amaçla hazırlanan değişik ürünleri kullanabilirsiniz;
* Yağ oranı yüzde 10-15 i geçmeyen hafif nemlendiriciler. Bunların içeriğinde silikon bulunur.
* Tamamen yağsız nemlendiricilerde nem çekici ve koruyucu maddeler olan ‘humektantlar’ bulunur.
* Ciltteki yağ oranını dengeleyen (oil-control) ürünlerin içinde pudra, kil, mikro süngerler veya polimerler gibi maddeler bulunur. Cildi kurutmadan, üzerindeki fazla yağı emerler. Yüzünüzü yıkandıktan sonra hemen nemlendirici sürmeyin. 10-15 dakika kadar cildin kendine gelmesini bekleyin.

Yüz tonikleri* Sirke toniği: 1 kaşık elma sirkesi ile 8 kaşık kaynak suyunu karıştırıp, yağlı ciltler için güzel bir tonik elde edebilirsiniz.
* Doğal maden sodası: İçindeki zengin mineraller sayesinde tüm ciltler için yararlı ve besleyici bir toniktir. Bundan da yararlanabilirsiniz.
* Yumurta akı maskesi: Yumurta akını iyice çırptıktan sonra içine bir çay kaşığı limon suyu koyun ve bekletmeden yüzünüzeboynunuza sürün.
* Yoğurt maskesi: 1 çay kaşığı yağsız sade yoğurdu, arpa unu ile karıştırırsanız, yağlı cildi sakinleştirecek bir maske hazırlayabilirsiniz.
* Kil maskesi: Satın aldığınız kili doğrudan doğruya sulandırarak hazırlayabilirsiniz. Kil ciltteki fazla yağı alan ancak kurutmayan harika bir maddedir.

Doğru Giyinmenin Püf Noktaları

KISA BOYLUYSANIZ... Pantolon: Eğer vücudunuzun üst kısmını uzun göstermek istiyorsanız düşük belli pantolonlar tercih etmelisiniz. Bacaklarınızı olduğundan uzun göstermek için ise yüksek belli ve düz inen pantolonlar seçin. Kontrast renklerden ve iri desenlerden kaçının. Canlı renkleri üstünüzle aynı tonlarda olmak kaydıyla rahatlıkla kullanabilirsiniz. Ceket ve gömlek: Fazla uzun veya belde biten kısa ceketlerden kaçının. Bele oturan ve kalça hizasında kalan modeller seçin. Düşük belli bir pantolon giymek istiyorsanız üzerine saçaklı, püsküllü veya payetli bir gömlek kullanabilirsiniz. Altla üst arasında renk kontrastları yapmayın, illa bir kontrast yapmak istiyorsanız, kumaş türü kontrastları uygulayın: ipek bir elbise üzerine jean ceket gibi. Elbise: Tek renk ve düz kesim elbiseler silueti daha uzun gösterir. Ayrıca kadınsı ve seksi kesimleri de rahatlıkla kullanabilirsiniz. Etek boyu baldırların ortasına hatta topukların hemen üstüne kadar inebilir. ŞİŞMANSANIZ... Pantolon: Pantolonlarınızı mümkün olduğunca krep gibi dökümlü kumaşlardan seçin. Üst: Özellikle pantolon üzerine, bacaklarınızın üst kısmına dek inen uzun tunikler giyin. Göz alıcı, dikkat çekici büyük desenler yerine tek renk ve koyu tonları tercih edin. Dekolte kullanmaktan kaçınmayın ama kalın ve belinizi saran kemerlerden kaçının! Ceket: Dökümlü kumaşlardan olanları tercih edin; mümkünse önünü iliklemeden giyin. Ceketlerinizde büyük vatkalar yerine daha küçük, omuzlarınızı hafifçe yükseltecek vatkalar kullanın. Elbise - etek: Asla vücudunuzu sarmamalı: streç kumaşlara veda edin! Vücuda yapışmayan, uçuşan kumaşlar idealdir. Renk olarak daha çok tek renk ve koyu tonlar kullanın. Emprime seviyorsanız minik desenlileri tercih edin. Etek boyu baldırlarınızın hemen altına dek inmeli; daha uzun boylar da rahatlıkla kullanabilirsiniz. GENİŞ KALÇALIYSANIZ... Pantolon: Geniş pantolonlarla kalçalarınızı kamufle etmeye çalışmayın. Dökümlü kumaştan dikilmiş, düz kesim pantolonlar giyin. Her zaman koyu ve tek renk tercih edin. Asla ve asla tayt giymeyin! Üst: Üstünüz ince ve kalçalarınız genişse, vücudunuzdaki bu farkı yok etmeniz gerekiyor. O halde, dikkati vücudunuzun üst kısmına çekecek tarzda gömlek, kazak, tişört vb. giymekte tereddüt etmeyin. Çiçekler, geometrik şekiller, karışık renkler, hatta büyük aksesuarlar kullanın, minik dekolteler uygulayın. Göz ve dudak makyajına ağırlık verin. Elbise - etek: Eteklerinizde dökümlü kumaş ve nötr renkler (siyah, gri, bej gibi) kullanın. Verev kesim ve büzgülü modellerden kesinlikle kaçının. Bel oyuğu kalçanın hemen üzerinden başlayan kesimler tercih edin. Elbisede dikkat etmeniz gereken nokta, göğüslerinizi belirginleştirmek, kalçanızı ise saklamaktır. En doğru model, bel hattı olan ama bele fazla oturmayan, kalça yuvarlağını çıkarmayan düz kesimlerdir. Diz altı etek boyu en ideal olandır. BOYUN DEKOLTESİ Boynunuz uzunsa, her tarzı uygulayabilirsiniz. Özellikle, yuvarlak açılmış dekolteler ve boyna bağlanmış küçük bir fular çok hoş duracaktır. Boynunuz kısaysa, V yakalı bluzlar veya V açılmış dekolteler tercih edin; boynunuz daha uzun görünecektir. Fular kullanmamaya çalışın; boynunuzu iyice kısaltıp omuzlarınıza gömülmüş gibi gösterir. Bunun yerine omuzlarınıza bir şal alın; böylece V dekolteniz de kapanmamış olacaktır. OMUZ DEKOLTESİ Omuzlarınız kareyse, asimetrik omuz dekolteli veya kolsuz kıyafetler seçin. Omuzlarınız yuvarlaksa, ince askılı giysiler sizin için idealdir. Omuzlarınız düşük ve darsa, reglan kollu kıyafetler giymeyin. Omuz başlarını ortaya çıkaran, derin kol oyuğu olan giysiler omuzları daha geniş gösterir. AYAKKABI SEÇİMİ Topukta esas, kıyafetin etek uzunluğudur. Diz ve diz altı hizasındaki bir etek uzunluğuyla 7 cm.den uzun bir topuk giyilebilir. Mini bir etekle daha alçak topuk kullanmak gerekir. Şişmansanız, vücudunuzla oransızlık yaratmamak için yüksek topuktan kaçının, orta boy topuk idealdir. Kısa boyluysanız, yüksek ve ince topuk vücudunuzda dengesizlik yaratır, eğri ve kambur bir görünüm verir. 5-6 cm.lik bir yükseklik yeterlidir. Uzun boyluysanız, yine de çok düz ayakkabılar seçmeyin. Az da olsa biraz topuk siluetinize çekicilik katacaktır.

2011 Mezuniyet elbiseleri , yeni moda abiye genç kız elbiseleri























































































































































































































































































































Bu harika elbiseler buradan alındı.daha fazla model için bu linki tıklayınız

http://www.shopstyle.com/browse/teen-girls-dresses?fl=r1#16_157

Gri renkli desenli tüllerle peri kızı görünmündeki straplez elbise 15 16 17 18 yaşlar için harika bir model

Bej renkli önden iri fiyonklu askısız akşam elbisesi,

Füme asimetrik dikilmiş bu model biraz resmi gibide olsa çok cool duruyor

Mavi siyah saten cıvıl cıvıl neşeli elbise hayat dolu kızlar için

Açık sarı limoni elbise öndeki güllerle masum ve romantik genç kız

Tek omuzlu party elbisesi ve en son moda elbiseler

Ergenlikte Kızlar ve Erkekler

Erkekler ve kızlar ergenlik çağını farklı şekilde yaşarlar. Kızlar için ergenlik karışık duygular ve huzursuzluk dönemidir. Erkekler için ise ergenlik büyüme heyecanı ve bağımsızlığını kazanmak demektir. Aradaki bu farklılığın nedenleri arasında toplumsal yaklaşımlar ve fiziksel değişimlerdeki farklılıklar gösterilebilir.

Çocukluk dönemini geride bırakmak ve ergenlik çağına girmek fiziksel olarak büyümenin ve cinsel olarak aktif olmaya başlamanın işaretidir ve toplum iki cins arasında farklı yaklaşımlar ve davranışlar sergiler.

Kızlar

Pek çok genç kız yeni gelişmeye başlayan vücutları ve bırakmak zorunda kaldıkları çocukluk dönemleri için karışık duygular yaşarlar, özellikle de göğüslerinin büyümesi ve regl görmeye başlamaları kararsızlık içinde geçen bir süreçtir. Örneğin bir çok genç kız önce regl görmeyi heyecanla beklerken, ilk aybaşılarından sonra pişmanlık hissederler.

Diğer taraftan çocukluk dönemini bırakmak ve kadın olmaya başlamak fikri bir çok genç kız için korkutucudur. Öyle ki ergenlik onları istemedikleri bir sürece sürükler. Fakat neden genç kızlar ergenlik konusunda karışık duygular ve rahatsızlık yaşarlarken erkekler daha pozitif bir süreç yaşarlar? Bu soruya iki cevap verilebilir. Birincisi kızlar vücutları hakkında yeterince bilgiye sahip değildir ve ikincisi ergenlik çağı kadın cinselliği ile bağdaştırılır. Bu iki sebebin birleşimi genç kızlar için ergenlik çağını yaşanması zor bir süreç haline getirir.

  1. Vücut Bilgisi

    Cinsellik ve değişen vücut yapısı korku ve endişe yaratır çünkü çoğu kez genç kızlar kendi vücutları ile ilgili çok az bilgi sahibidirler. Söz konusu bilgi iki ayrı şekilde edinilir, birincisi kişisel gözlem ve inceleme sonucu edinilen bilgidir. İkincisi ise dış kaynaklardan edinilen akılcı, mantıklı, soyut bilgidir. Çoğu genç kız kendi vücutları hakkında çok az kişisel bilgi sahibidir ve yetişkinlik çağına kadar (çoğu kez yetişkinlikte bile) bu bilgiye ulaşamazlar. Genç kızlar kendi vücutlarını incelemekten, cinselliklerini keşfetmekten korkarlar. Cinsellik ve vücutta yaşanan değişimler konusunda ki bu bilgisizlik genç kızların kendine güvenlerinde, cinselliğe bakış açılarında ve ilişkilerinde negatif etkilere yol açmaktadır. Araştırmacılar regl konusunda bilgi sahibi olmanın genç kızın nasıl bir tecrübe yaşayacağını büyük miktarda etkilediğini ortaya koymuştur. Örneğin bilgi sahibi olmayan kızlar çoğu kez regl olmalarını korku ve kargaşa içinde yaşarlar.

    İşin daha üzücü tarafı bu genç kızların henüz daha kendi vücutlarını tanımaya başlamadan ve ne istediklerini bilmeden cinsel tecrübe yaşamalarındadır. Günümüzde bir çok genç kız, batı dünyasının etkisi ile (özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar), erken yaşta cinsel ilişkiye girmeyi doğal olarak karşılamaya başlamışlardır.

    Genç kızların küçük yaşlardan itibaren kendi vücutları (özellikle de cinsel organları) üzerinde inceleme yapmaları yada gözlemde bulunmaları kültürel olarak yasaklanmıştır. Bu durum kızların kendi vücutları üzerinde çok az kontrolleri olduğu hissini uyandırır. Bir çoğu vücutlarının kontrol edilemeyen yabancı bir varlık olduğunu ve kendilerine ihanet ettiğini düşünür. Öyle ki vücutları aniden regl görmeye başlar. Genç kızlar bu durumun kendi vücutlarının bir parçası olduğunu hissedemez ve vücutları ile bağlantı kurmayı başaramazlar. Bunun bir nedeni ailelerinin ve diğer kişilerin kontrol sahibi olmalarında yatar. Örneğin zorla jinekoloğa götürülen bir genç kızın yaşayacağı duygular gibi. Pek çok küçük sayılabilecek nedenlerle (ailenin bilgi gizlemesi, genç kızın ne zamanlar regl gördüğünü sürekli bilmek istemesi yada sürekli sorgulaması gibi) aileler ve diğer büyükler genç kızların vücutları üzerinde kontrol sahibi olmaya devam ederler ve kızların kendi vücutlarını tanımalarına imkan vermezler.


  2. Ergenlik çağı ve kadın cinselliği

    Şimdi genç kızların ergenlik çağında neden korku ve karmaşa yaşadıklarına dair ikinci açıklamaya geldik. Bluğ çağında yaşanılan kavramlar (göğüslerin gelişmesi, regl görmek, vücut kıllarının alınması) toplumda cinsellik ile ilgili düşünceleri canlandırır ve genç kızlar vücutları ile ilgili duygularını, düşüncelerini bu sosyal yapı içinde şekillendirirler.

    Genel olarak kızların ergenlik çağı cinsellik ile birleştirilir. Kadın cinselliği ise utanç, tabu, tehlike ile birleştirilir ve objeleştirilir. Bu bağlantı genelde çocukluktan itibaren kurulmaya başlanır. Anneler, öğretmenler yada diğer büyükler çocukların vücutları yada cinsellikleri üzerinde konuşmalarını, kendilerine dokunmalarını yada incelemelerini yasaklarlar, bunun korkulması yada gizlenmesi gereken bir kavram olduğunu öğretirler. Böylece genç kızlar çocukluklarından itibaren toplumun kendi vücutlarına ve cinselliklerine yönelik yapmış olduğu yasaklamaları öğrenirek yavaş yavaş kendilerine ve vücutlarına aynı yaklaşımı sergilemeye başlarlar.

    Regl görmeye başlamak özellikle kirlilik ve pis olmak ile nitelenir. Genç kızlar bu kültürel yargıları arkadaşlarından, ailelerinden, kardeşlerinden, reklamlardan yada erkeklerden öğrenirler ve vücutları hakkında ki bilgisizliklikleri birleşince, genç kız regl olan vücudunu iğrenç olarak görmeye başlar.

    Çeşitli kısıtlamalar (yüzmeye gidememek, beyaz giyememek, sürekli kontrol etme ihtiyacı yada evde kalma zorunluluğu vs) kendilerini mutsuz hissetmelerine yol açar. Bu aktivitelerden uzak durmak genç kızların kendi vücutlarının negatif özelliklerine daha çok yoğunlaşmalarına ve vücutlarından nefret etmelerine neden olur. Sanki yanlış bir şey yapmışçasına utanç duymalarına yol açar.

    Bu suçluluk ve utanç duygusunun altında toplumun ergenlik dönemini tehlikeli bulması yatar. Özellikle genç kızların göğüslerinin gelişmeye başlaması ve erkeklerin dikkatini çekmeleri herkesçe tehlikeli bir durum olarak görülür. Örneğin erkekler için kızların göğüslerinin büyümesi sanki cinsel ilişkiye hazır oldukları hissini doğurur ve bu şekilde vücutlarının objeleştirilmesi kızların sürekli kendi vücutlarına konsantre olmalarına yol açar.

    Ergenlik döneminde aileler kız ve erkek çocuklarına farklı davranmaya başlarlar. Erkeklere daha büyük göründükleri için daha fazla özgürlük verilirken, kızlara daha seksi göründükleri için daha az özgürlük verilir. Anne ve babalar özellikle kızlarını erkekler ve seks ile ilgili uyarmaya başlarlar. Bu uyarılar genç kızların kafasında erkekleri, seksi ve kendi vücutlarını korkutucu hatta tehlikeli olarak görmeye başlamalarına yol açar. Genç kızlar çoğunlukla ailelerinden bunun dışında başka bir bilgi alamazlar.

    Kızlar günlük yaşamları içinde obje olduklarını hissetmeye başlarlar çünkü çevrelerindeki insanlar kendilerine o şekilde davranırlar. Bunun sonucunda yavaş yavaş kendilerini aynı şekilde görmeye başlarlar. Sonuç olarak kızlar psikolojik olarak vücutlarını parçalara ayırarak üzerinde çalışmaya ve başarı hissini vücutları üzerinde yaptıkları değişimler ile yaşamaya çalışırlar. Diet yaparak, değişik kıyafetler deneyerek yada makyaj ile kendilerini iyi, başarılı ve güzel hissetmeye çalışırlar. Geleceğe dair hedefler, başarılar yada düşünceleri sorulduğunda çoğunlukla yanıt veremezler ve erkeklerle olan ilişkileri, dış görünümleri gibi yüzeysel konularda konuşmaya devam ederler.

Erkekler

Ergenlik çağı erkek çocukları üzerinde de toplumsal yargılamalara yol açar. Fakat genelde daha pozitif bir yaklaşım içindedir. Ergenlik erkekleşmekle, büyümekle ve cinsellik ile birleştirilir, toplumsal olarak ödüllendirilir. Bluğ çağında gönderilen bu mesajlar kızların ve erkeklerin kendilerine olan güvenini etkiler. Erkekler fiziksel olarak ne kadar gelişirlerse o kadar takdir ve ilgi kazandıklarını görürler dolayısıyla bluğ çağı onlar için daha pozitif bir tecrübedir. Kızlara kıyasla erkekler bu süreçte yeteneklerinden, iradelerinden ve vücutlarından daha memnundurlar. Ayrıca toplumsal olarak erkeklerin cinselliği kızlarınki gibi fazla negatif yargılar taşımaz. Mastürbasyon dışında cinsellik erkekler için, kirli, tehlikeli yada tabu değildir, aksine büyümek, erkekleşmek ve gurur demektir.

Elbetteki erkekler de bazı değişimlerden geçer, örneğin seslerinin değişmesi, traş olmaya başlaması, ilk boşalma, vs gibi. Fakat bunların hemen hepsi büyümenin ve bir şeyleri başarmış olmanın getirdiği gurur duygusu ile yaşanır. Ve çoğu kez erkekler bu süreci yaşamak için heyecanla beklerler. Aileler de bu süreçte erkek çocuklarına daha destekleyici yaklaşır, örneğin kendi kararlarını almalarında, istediklerini yapmalarında daha fazla özgürlük verirler, anne ve babalar çeşitli öneriler ve yardımlar ile destek olurlar. örneğin babalar çocuklarının traş olmasına yardım eder ve role model oluşturur.

Çoğu genç erkek vücutlarını pozitif olarak değerlendirirler ve kızlar gibi üzerinde fazla yoğunlaşmazlar. Örneğin kendilerini tanıtmaları istendiğinde zekalarından, nelerden hoşlandıklarından, başarılarından yada hedeflerinden, spor aktivitelerinden bahsetmeyi tercih ederler. Öyle ki vücutları ve kendileri arasında tam bir bütünlük hissi yaşarlar, vücutları ayrı bir varlık olarak belirmez. Bir çok genç erkek kendilerini iyi hissedince yakışıklı göründüklerini ve olayın sadece nasıl hissettikleri ile ilgili olduğunu düşünürken bir çok genç kız tam tersi olarak vücutları yüzünden kendilerini kötü hissettiklerini ve dış görünümlerinin nasıl hissettiklerini belirleyen en önemli kavram olduğunu vurgular.

Elbetteki erkeklerinde ergenlik döneminde yaşadığı sorunlar vardır. Örneğin geç gelişen yada fiziksel olarak küçük kalan, çocuksu görünen erkekler arkadaş gurupları içinde alay konusu olmaktan kaçamazlar. Fakat bu her zaman kesin bir gerçek değildir, öyle ki kısa boylu yada bebeksi görünen pek çok erkek sporda yada farklı alanlarda gösterdikleri başarılar ile arkadaşları arasında saygı kazanmış ve kendilerine güven duyarak ergenlik çağını olumlu bir şekilde geçirmeyi başarabilir. Burda önemli olan nokta erkeklerin kendilerini bir konuda başarılı olarak gösterebilmelerinde yatar.

Sonuç olarak genç kızlar ve erkekler ergenlik çağını farklı yaşar ve maalesef bu süreç özellikle kızlar için kirlilik, tehlike, utanç ve huzursuz bir süreç olarak yaşanırken erkekler toplumsal ve ailesel destek sonucunda çok daha pozitif bir şekilde atlatırlar.